Yağın cildiniz için en az meyve ve sebzeler kadar besin değeri taşıdığını görünce çok şaşıracaksınız. Aslında, kendinizi yağdan uzak tutmanız sizi saç dökülmesi, hormon dengesizlikleri ve pek çok cilt problemiyle karşı karşıya getirecektir. Eğer her gün 20 gramdan daha az yağ tüketiyorsanız (aşağı yukarı 2 yemek kaşığı], cildiniz kendini yenilemekte zorlanacak, erken yaşlanmayı önleyecek olan A vitamininden gerektiği kadar alamayacaktır.
Yağ olmadan karotenoid ve likopen gibi yararlı fitonutrient’leri de alamamış olacaksınız. Journal of the American College of Nutrition’da yayınlanan bir araştırmaya göre, yağsız salata yedirilen bir grup katılımcıda karotenoid emiliminin gerçekleştirilmediği görülmüştür! Aslında yağsız salata yedikten sonra, katılımcılara kan testi uygulandı ve çıkan değerlere göre, bütün deneklerde yok denecek oranda alfakaroten, betakaroten ve likopen değerleri görüldü. Karotenoid emiliminin fazla oluşu da yağlı salata yedikten sonra gerçekleşti! Onun için yağ yememeyi unutun.
Önemli olan, doğru yağları yemek ve dengeyi bulmaktır. Yumuşak, esnek ve sağlıklı bir cilt için her gün yeterli miktarda yağ almanız gerekmektedir. Ancak göreceğiniz üzere her yağ aynı değildir.
Aşağıdaki yağlar cildiniz için iyidir:
• Zeytinyağı – işlenmemiş, soğuk presli
• Ketentohumu yağı – organik, soğuk presli
• Ceviz yağı – organik, soğuk presli
• Kabak çekirdeği yağı – organik, soğuk presli
• Hindistan cevizi yağı
• Hardal tohumu yağı
• Avokado yağı
• Soya yağı – organik
• Fındık yağı – soğuk presli
• Kolza yağı – bunun da soğuk presli olduğundan emin olun (yani, kimyasal presten geçmemiş olması gerekiyor.)
Güzellik açısından “iyi” yağlar:
• Kolajen sentezini sağlar
• Cildi nemli ve sıkı tutar
• Kan akısını ve hücrelerinize giden besini artırır
• Güzellik vitaminleriniz olan A, D, E ve K vitaminlerinin, karotenoid, likopen ve lutein gibi fitonutrient’lerin emilimini sağlar
• Hormonları düzenler
• Egzama, sedef, kuruluk ve saç dökülmesi gibi rahatsızlıklara engel olur
• Detoksa yardımcı olur
• İltihaplanmaya engel olur.
İyj Yağlar, Kötü Yağlar
Yağlar yağ asitlerinden oluşmaktadır ve yağ asitleri de üç türdür: doymuş, tekli doymamış ve çoklu doymamış yağlar. Her biri vücut tarafından farklı şekillerde kullanılmaktadır. Sağlığımız için bunların her birinden ne kadar tüketmemiz gerektiğini iyi bilmeliyiz.
Doymuş yağ asitlerini tanımak çok kolaydır: bunlar oda sıcaklığında katı halde bulunurlar. Doymuş yağlar tereyağı; hurma yağı, biftek, tavuk ve domuz yağı, peynir ve dondurma gibi tam yağlı süt ürünlerinde bulunan türden yağlardır. Hindistan cevizi yağı ve bir kısım organik yağı saymazsak, doymuş yağlar sağlık yönünden bazı yararlarına rağmen cildiniz için çok iyi değildir.
Tekli doymamış yağ asitleri oda sıcaklığında sıvı haldedir. Bunlar zeytinyağı, kolza yağı, kaju, macadamia fındığı, avocado ve kılıçbalığı, uskumru ve somon gibi yağlı, soğuk su balıklarında bulunan türden yağlardır.
Tekli doymamış yağ asitlerini önemseyin, çünkü araştırmalar bu tür yağlardan tüketmenin kırışıklıkları azalttığını göstermiştir.
Çoklu doymamış yağ asitleri oda sıcaklığında sıvı halde bulunmaları bakımından tekli yağ asitlerine benzemektedir, ancak moleküler yapılarında küçük bir farklılıkları vardır. Çoklu doymamış yağ asitleri çoğunlukla ketentohumu, ceviz, yağlı soğuk deniz balıkları ve aynı zamanda yalancı safran, ayçiçeği ve mısırözü yağlarında bulunur. Çoklu doymamış yağ asitleri gerekli yağ asitleri, EFA’lar, olarak da bilinmekte ve iki ana gruba ayrılmaktadır: Omega-6 ve Omega-3 yağ asitleri. Bunlar “iyi yağlar”dır, ancak (göreceğiniz üzere) doğru oranlarda alındıkları sürece.
Gerekli Yağ Asitleri (EFA’lar) – en iyi yağlar
EFA’lar vücudunuzun işgücünün takım liderleridir. Hücre zarının yapılmasında önem taşımaktadırlar. Hücre zarları sağlıklı olduklarında besinleri gerektiği gibi geçirebilirler ve cildinize doğal ışıltısını kazandırır. Dengeli ve yeterli EFA alımı aynı zamanda vücut yağlarını yakmanızı sağlar; size enerji verir; cildinizin nemini tutmasına olanak tanır ve sizi daha genç göstermeye yardımcı olur. EFA’lar beyniniz ve sinir hücreleriniz içinde yaşamsal önem taşımaktadır.
Vücudunuz iki gerekli yağ asidi dışında -linoleik asit (LA) ve alfali-noleik asit (ALA)- ihtiyaç duyduğu bütün yağları üretir. Bu yağları besinlerinizle almanız çok önemlidir. LA Omega-6 ailesinin, ALA da Ome-ga-3 ailesinin başıdır. Bu iki EFA balık, av eti, tohumlar ve yemişler, yeşil yapraklı sebzeler gibi taze besinlerde bulunmaktadır.
Omega-6
Ayçiçeği yağı
Mısırözü yağı
Yalancı safran yağı
Pamukyağı
Soya fasulyesi yağı (rafine ve hidrojene edilmemiş)
Akşam sefası yağı
Yıldızçiçeği yağı
Omega-3
Balık ve balık yağları
Kolza yağı
Keten tohumu ve keten tohumu yağı
Ceviz ve ceviz yağı
Soya fasulyesi ve rafine edilmemiş soya fasulyesi yağı
Hardal tohumu yağı ve hardal tohumu
Koyu yeşil yapraklı sebzeler
Güzellik bakımından gerekli yağ asitleri
• Güzel ve nemli bir cilt için güçlü hücre duvarları inşa eder
• İnsülin hassasiyeti sağlar ve kan şekerini dengede tutar
• İltihaplanmayı azaltır
• Hücresel seviyede nemi korur.
Gerekli yağ asitlerinin azlığı ya da dengesizliği cildin zamanından önce yaşlanmasına sebep olur. Yapısal açıdan bakıldığında, stratum corneum ölü hücrelerden oluşuyor olsa da, sıkı bir bağ kurabiliyor olması cildin su kaybını önlemekte önemli bir yer tutmaktadır. Gerekli bir yağ asidinin eksikliğinin ilk belirtisi bu bariyerin yıkılması, cildin kuruması, pul pul dökülmesi, sedef, egzama ya da kronik cilt problemleridir.
Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri vücutta eucosanoid adı verilen hormon benzeri maddelere dönüşürler. Eucoşanoid’lerİn sağlığınıza ve güzelliğine doğrudan etkisi vardır. Omega-3 ve Omega-6 yağ asitlerinden oluşan eicosanoid’lerin karşıt işlevleri vardır. Omega-3′ler iltihabı azaltır; ama öte yandan Ornega-6′nın fazlası iltihabı artırabilir. Yediğiniz yağlar hücre duvarlarını oluşturur ve sağlıklı olmak için gerçekten de esnek olan hücre duvarlarına sahip olmanız gerekir. Ancak eğer yüksek miktarda rafine edilmiş Omega-6 tüketirseniz, hücre zarınız esnekliğini kaybedecek ve bu da pek çok probleme yol açacaktır. Besinler hücre zarından girmekte zorlanacaklar ve hücrelerinizi besleyemeyecekler, dolaşım yavaşlayacak, bunun sonucunda da yağlı, akneli ve pul pul dökülen bir cilde sahip olacaksınız. Sıkı hücre duvarları, hücrelerin hormonlardan ya da diğer önemli moleküllerden gelen mesajlara gerektiği gibi cevap verememesi anlamına gelmektedir. Sağlıklı ve güzel bir cilt için önerilen yağ asitlerini diğerlerine tercih etmelisiniz.
Her şey dengeden ibaret: 6′ları düşürürken 3′leri artıracaksınız! Omega-3 ve Omega-6 EFA’larının dengelerken asıl amacınızın mükemmel cilt olduğunu unutmayın. Bu iki gerekli yağ asidi dengelendiğinde iltihap ve diğer hastalıklara yakalanma riskiniz fazlasıyla düşecektir. Günümüzün en büyük problemi diyetlerimizin Omega-6 yağ asitleriyle dolu olması, Omega-3 yağ asitleri bakımından ise yetersiz kalmasıdır. Sağlıklı bir yaşam için Omega-6′nın Omega-3′e ideal oranı 4:1 ya da 3:1 ‘dir. Ama bugünlerde diyetlerimiz ve yaşam tarzlarımız sayesinde bu oranı 14:1-20:1 gibi değerlere çıkarmış bulunmaktayız -ki bu da cildiniz için hiç de iyi bir haber değil.
Bütün işlenmiş yiyecekler ve fast-food tarzı yemekler Omega-6 yağlarıyla doludur. Süpermarketlerde bulacağınız ayçiçeği, yalancı safran ve mısırözü gibi rafine yağlar da Omega-6 yüklüdür. Tercihiniz salata olsa bile, onlarda da ucuz, Omega-6 yüklü yağlar kullanılmaktadır. Aynı şey ucuz gıdalarda da geçerlidir. Bu yağlardan çok fazla tüketmek bırakın mükemmel cilde sahip olmayı, sizi çok fazla sağlık problemiyle karşı karşıya getirir.
Ancak Omega-6 yağ asitleri cildiniz için tamamen kötü değildir. Doğru şekilde ve dengede, Omega-6′lar akşamsefası yağı yıldızçiçeği yağı gibi yağlar cildinize beklediğiniz güzelliği verecektir. Ama cildinizin asıl ışıltıları Omega-3 yağ asitlerinde gizlidir. Omega-3 yağ asitleri ailesi bünyesinde iltihaba karşı pek çok etken madde taşır. Omega-3′ler aynı zamanda güçlü hücre duvarlarının yapılmasına, cildin nemli, daha pürüzsüz ve yumuşak olmasına yardımcı olur. Sonuç olarak: çok fazla Ornega–6 yağı iltihaba ve erken yaşlanmaya sebep olurken, Omega-3′ler cildinizin en yakın dostları olabilirler. Ama doğru bir dengeyle, bu iki EFA cildinizin ve saçlarınızın pırıl pırıl olmasını sağlayacaklardır.
Yağdan kaçanlar, unutmayın: EFA’lar sizi şişmanlatmaz. Aksine bunun tam tersi bir etkileri vardır. Doğru denge kurulduğunda, EFA’lar metabolizmanızı hızlandırır ve böylelikle depoladığınız fazla yağ enerjiye dönüşür. Hücrelerinizin insüline karşı hassasiyetini artırır ve vücudunuzun kan şekerini kendiliğinden dengelemesini sağlar. EFA’lar aynı zamanda kolesterolün düşürülmesine, kötü yağların vücudunuzdan atılmasına, selülitin oluştuğu problemli bölgelerin pürüzsüzleşmesine yardımcı olur.
Omega-3 alımınızı artırmak için:
• Ketentohumunu kahve değirmeninde çekip taze meyvelerin üstüne serpin
• Yeşil yapraklı bir salatanın üzerine bir avuç ceviz atın
• Sabah hazırlayacağınız bir karışımın içine bir yemek kaşığı ketentohumu yağı atın haftada en az üç kez, ton balığı ya da somon gibi, yağlı bir soğuk su balığı yiyin.
İltihap tehlikesi
İltihap serbest radikallerin verdiği hasarın bir göstergesidir ve yaşlanmayı kimsenin yapamayacağı kadar hızlandırır! İltihap gözle görülebilir de olabilir görülmeyebilir de. Güneş yanığı gözle görülür bir iltihaptır; vücudunuzun kendisini UV ışınların yaratacağı travmaya karşı korumasının sonucu olarak ortaya çıkan bir iltihaptır. İnsülin ve stres hormonunuz olan kortizol gibi hormonların yüksek seviyelerde olması “sessiz” iltihaplardır. Sessiz iltihapları ne görebilirsiniz ne de hissedebilirsiniz. Bu tür iltihaplar hücrelerinizin içinde gerçekleşir ve kısa sürede diğer hücrelerle etkileşime girerek yaşlanmayı hızlandırırlar. Bilim adamları artık iltihapların diyabet, kalp rahatsızlıkları ve kanser gibi pek çok hastalığa da sebebiyet verdiğini görmektedirler.
Püf noktası
Piyasada satılan salata soslarından uzak durun. Kendi sosunuzu kendiniz yapın. Soğuk presli işlenmemiş zeytinyağını taze limon suyu ya da balsamik sirkeyle karıştırıp içine taze bitkiler atın.