Günümüzden 3000 yıl önce Kutsal Filistin topraklarında yaşayan insanlar yaşlılığın en büyük belirtisinin vücudun ısı kaybetmesi olduğunu kabul ediyorlardı. Yaşlı erkeklerin gençleşmesi için kaybettikleri vücut ısılarını geri kazanmaları gerekiyordu. Bunun çaresi de genç kızlarla mümkün olduğu kadar sık bir araya gelip – onlara sarılarak kaybettikleri vücut ısılarını geri kazanıp böylece gençleşmekti.
Genç kızlara, genç kalmanın ve çok uzun yaşamanın iksiri olarak bakılıyordu. En çok uygulayanların başında kral geliyordu. Ama kırk yıldan fazla yaşayamadı. Daha sonra şarap gençlik ve uzun yaşam iksiri olmuş. Günümüzde Akdeniz çevresinde yaşayan insanlar içki olarak şarabı tercih ediyorlar. Diğer bölgelere göre daha az kalp krizi geçiriyorlar. Dünyada insanların en çok yaşadığı yerlerden biri olan Girit adasında yalnız ve bilhassa kırmızı şarap içiliyor.
Eski Yunanlılar’da şarap çok önemli sağlık kaynağı idi. Büyük filozof Eflatun, “Az içilen şarap ilaç gibidir; yaşlıları gençleştirir, hastalıkları iyileştirir” demiş.
Kırmızı şarabın içindeki “bioflovnoid”lerin kalp sağlığını koruduğu düşünülmektedir. Bu korumanın mekanizması şu şekilde açıklanıyor.
1. Şarabın içindeki maddeler vasıtasıyla pıhtılaşma azaltılarak kanın akışkanlığı artırılıyor.
2. Şarap iyi huylu kolesterolün (HDL) yükselmesini sağlıyor; iyi huylu kolesterol kötü huylu kolesterolün miktarını düşürüyor.
3. Şarabın içindeki bioflavoniedler kolesterolün okside olmasını önlüyor. Kötü kolesterol okside olmadıkça, damar çeperine çökmüyor, böylece damar sertliğinin oluşmasını önlüyor. Ama şarabın bu etkileri o zaman biliniyordu.
4. Mekanizma ne olursa olsun, az içilen kırmızı şarabın Akdeniz mutfağının bir parçası olduğu ve bu şekilde beslenenlerin daha çok yaşadığı ispatlanmış durumda. Eski devirlerde gençlik iksiri olarak şarap kürlerinin yapılışı sadece tecrübeye dayanıyor.