Dünyanın her yerinde ve her devirde buğday ve buğday ürünleri bir numaralı besin maddesidir. Bunun temel sebebi, buğdayın sahip olduğu yüksek besin değeridir. Buğdayı öğütüldükten sonra ne tohumundan ne de kepeğinden ayırmadan kullanmak gerekir. Aksi takdirde bu besin maddesinin yararları kısıtlanmış olur. Buğdayı kepeğinden ayırmak, vücudumuzu birçok elemandan ve akciğerin koruyucusu silisyumdan mahrum etmek anlamına gelir. Taze öğütülmüş tam buğday ununda, beyaz una oranla on kat fazla madensel tuz ve 7 kat fazla vitamin bulunmaktadır.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, bizim yediğimiz beyaz ekmek ve pirinçle beslenen kobayların mahzun, yorgun, hastalıklı, çoğu kez de kanserli oldukları görülmüştür. Bu kobaylar vakit geçirilmeden kepekli buğday ve kepekli pirinçle beslendiğinde ise olumsuz belirtilerin kaybolduğu anlaşılmıştır.
VVagener “Ekmek Tüketiminin Uluslararası Gelişimi” adlı kitapta, tohumu ve kepeği alınmamış ekmeğin faydalarını şöyle sıralamıştır:
* Albüminlerin biyolojik değeri beyaz ekmeğinkinden çok üstündür. Kepekli buğdayın tohumunu da kepeğini de kolaylıkla sindirebiliriz.
* B grubu vitaminlerin en önemli kaynağı has buğday unundan yapılmış ekmektir. Günde 250 gram has ekmek yenirse günlük ihtiyaç karşılanmış olur.
* Has buğday unundan yapılan ekmeğin bileşimindeki selüloz (lif) bağırsağın çalışmasını sağlar.
Has buğday unundan yapılan ekmek, özellikle çocuklarda diş çürümesini önler. Eğer gerektiği kadar tahıl yenseydi, uygarlığın yol açtığı birçok hastalık önlenebilirdi.