Sorun şişmanlık değil, asiditelik

Sorun şişmanlık değil, asiditelik

Konu taşıdığımız kilolar olduğunda, tedaviyi benimseyebil­mek için önce bunun nedenini bulmalıyız. Problemin (fazla ki­lolar) sadece bilinen belirtilerine değinen hiçbir program, ger­çek bir çözüm üretemez. Bunu, ...

Sorun şişmanlık değil, asiditelik

Konu taşıdığımız kilolar olduğunda, tedaviyi benimseyebil­mek için önce bunun nedenini bulmalıyız. Problemin (fazla ki­lolar) sadece bilinen belirtilerine değinen hiçbir program, ger­çek bir çözüm üretemez. Bunu, ...

Sorun şişmanlık değil, asiditelik
01 2011 - 10:52

Konu taşıdığımız kilolar olduğunda, tedaviyi benimseyebil­mek için önce bunun nedenini bulmalıyız. Problemin (fazla ki­lolar) sadece bilinen belirtilerine değinen hiçbir program, ger­çek bir çözüm üretemez. Bunu, kökünü almadan yabani bir otu koparmak gibi düşünün, işte bu noktada, obezitenin nede­ni her zaman yanlış anlaşılmıştır. Sürekli kökleri çıkarıyoruz ama, hiçbirimiz bahçeden temizlemek istediğimiz yabani otla bağlantı kuramıyoruz!.. Sonuç olarak da hem yabani otlarımız hâlâ duruyor hem de çiçeklerimiz ve bitkilerimiz acı çekiyor.

Aşırı kilolu olmanın yağlarla bir ilgisi yoktur. Son yirmi yıl­dır düşük yağ oranına sahip olan her şeye odaklanmış durum­dayız ve geldiğimiz yere bir bakın. Konunun kalorilerle, kar­bonhidratlarla veya kolesterolle de bir ilgisi yok. Toplu olarak, bunların her birini denedik ama önceden olduğumuzdan da daha şişmanız.

Sorunun kalbinde yatanı bulana kadar da bu hiç değişme­yecek: Asit. Vücut, klasik yemek alışkanlığının yarattığı aşırı asit üretimine karşı bir koruma olarak yağ depolar. Bu asitlerin bir kısmı, bağırsaklar, idrar ve terleme yoluyla dışarı atılır ama geri kalanlar da nötr hale getirilmelidir. Vücuttaki asit fazlası, dokuların ve organlardaki hücrelerin zarar görmesine neden olur – tıpkı, asitli biftek soslarının eti yumuşatması gibi. Hücre­lerdeki bozulma, vücudu kendini koruma haline iter; yemekle­ri ve vücut yağlarını ümitsiz bir şekilde, kendini korumak için kullanır, sonucu ne olursa olsun. Yağlar asitleri yakalayabilir ve bazen de vücuttan atılmalarını sağlayabilir. Ama, öncelikle bu asitleri depolamak için kullanılır. Herhangi bir plastik cerraha sorun: Hastalarından aldıkları yağlar, içlerinde var olan asit ne­deniyle kahverengi veya siyahtır. (Plastik cerrah olan bir arka­daşımız analiz etmemiz için hastalarından aldığı yağ örnekleri­ni bize gönderdi; laboratuvar raporu yağların gerçekten de asit ile dolu olduğunu gösterdi.) Kısa vadeli düşündüğümüzde, bu iyi bir haber: Vücudunuz, bu asitlerin yaratacağı zarardan ken­dini koruyor. Kötü haber ise: Uzun vadede, bu yağ/asit biriki­mi bir sürü sağlık problemine neden oluyor.

Vücuttaki aşırı asitleşme dengesizlik, aşırı kilo ve hastalık döngüsünü harekete geçiriyor. Hepimizin ilgilendiği sadece belirtiler; ama bunların nedenini daha yeni anlamaya başlıyo­ruz. Vücuttaki asit fazlası kandaki oksijeni azaltır ve oksijen azalırsa metabolizma yavaşlar. Yemekler daha yavaş sindirilir, kilo alma ve enerji eksikliği başlar ve daha da kötüsü besinlerin mayalanmasına (çürüme!) sebep olur. Mayalanma, vücut ge­nelinde iltihap, mantar ve küf oluşumuna sebep olur. Bunların hepsi canlı organizmalardır ve yemek ihtiyacı duyarlar; asidik bir oluşum içine girdiklerinde sizin besinlerinizden beslenirler ve yediğiniz her şeyin kimyasal ve mekanik emilimini %50 ora­nında azaltırlar. Beslendikleri için atık madde de üretirler ve ekzotoksin ve mantar zehiri dediğimiz bu atık maddeler, hüc­reler için çok zararlı olabilir. (Daha önce yazdığımız pH Muci­zesi adındaki kitap, bakterilerle birlikte, bu tür organizmaların da asidik vücutlarıyla nasıl saldırdıklarını ve verdiği zararları detaylı bir şekilde anlatıyor.) Yeterli beslenme olmadan vücudunuz doku yapamaz, enzim, hormon veya hücre enerjisi ve organ faaliyeti için gerekli diğer yüzlerce kimyasal bileşeni üre­temez. Bu durumda yemeklerimiz, enerji üretmek yerine vücu­dumuzda bozulmuş bir şekilde kalır ve daha çok asitlenmeye yol açar bu kötü bir döngüdür. Ve sonuç, yorgunluk ve hasta­lığın yanında, istenmeyen kilolardır.

Son satır: Aşırı kilolu değilsiniz, aşırı asidiksiniz. Yağlarınız aslında hayatınızı kurtarıyor. Yağlarınız hücreleri, dokuları, or­ganlarınızı asitlerden korumasaydı, ölmüş olurdunuz. (Yine aynı şekilde, aşırı kilo ile bağlantılı kolesterolün de size bir fay­dası var: oluşan tabaka, arterlerinizi, içlerinde delikler açabile­cek asitlerden koruyor.) Yağlarınıza minnettar olmalısınız! Yi­ne de bu, o yağlarla birlikte yaşamalısınız anlamına gelmiyor. Onların neden biriktiğini anlamadığınız sürece, engellemek için de bir şey yapamazsınız ve bu durumda o yağlara ihtiyacı­nız var demektir.

2126 .

  • 0
x