Yaygın bir görüş olarak, şeker hastalığının her iki türünün de kalıtımsal, yani doğumsal olduğu kabul edilmektedir. Tip I, insüline bağımlı şeker hastalığında genetik olarak yatkınlığın yanı sıra hastalığa yol açan bir etmen olmalıdır. Bunlar içinde en sık olanları:
-Bir tür viral enfeksiyon
-Çevresel faktörler
-Stres
-Yaşanılan yer’dir. (Örneğin şeker hastalığı en çok Avrapa’da görülmektedir.)
Tip II, insüline bağımlı olmayan şeker hastalığında hastaların % 80′i aşırı kiloludur ve şişmanlık insülin direncini arttırır.
Yine stres, yaşam tarzı, yaş da hastalığın ortaya çıkışında önemli etmenlerdir.
Tip II Diyabette, çoğu vakada genetik bir bağlantı vardır.
Ailede birisinin hastalığa daha önce yakalanmış olma ihtimali yüksektir.
Tip I ve II de tedavi yaklaşımı nasıldır ?
Tip I, yani insüline bağımlı diyabette tedavi stratejisi, insüline dayalıdır.
Yani vücutta hiç olmayan insülini dışarıdan vermek gerekmektedir.
Şu an itibariyle insülini enjeksiyon yoluyla verebiliyoruz. İleride belki başka yollar uygulamaya girebilir. Şu an geçerli insülin rejimi, yemeklerden önce yapılan kısa etkili insülin (3 öğün) ve gece yatmadan önce uygulanacak uzun etkili insülinden oluşmaktadır.
Tip II, yani insüline tam bağımlı olmayan diyabette tedavinin en önemli kısmı diyet olmaktadır. Diyete özen gösterilmezse tedavi etkili olmaz. Bu nedenle:
- Kilo kontrol altında tutulmalı,
- Şeker ve makromoleküllü karbonhidratlardan elden geldiğince kaçınılmalı,
- Doymuş yağdan zengin besinler kısıtlanmak,
- Proteinler, alınan toplam kalorinin %15′ini geçmemelidir.
Tek başına diyetle kan şekeri düşürülemeyen hastalarda, oral antidiyabetik ilaçlar kullanılır. Bunlarda en yaygın kullanılan, sülfonilüre ve metformin grubu ilaçlardır. (Metformin grubu ilaçlar, karaciğerin açlık döneminde saldığı şeker miktarını azaltırlar. Sonuç olarak kan dolaşımından hücrelere şeker geçişi için daha az insüline ihtiyaç duyulur.)
Doktorlar artık şeker haplarının yeterli olmadığım, insüline geçmem gerektiğini söylüyorlar. Ben de insüline alışmak istemiyorum. İnsülin kullanmasam olur mu ?
Öncelikle alışmak istemediğinizi söylediğiniz insülin, insanlar için hayati bir hormon. Eğer vücudunuzda hiç yoksa, yapılacak tek şey, onu dışarıdan vermek olacaktır.
Kaldı ki insülin, insanın yabancı olmadığı, normalde kendisinde olan bir hormondur. O nedenle erişkin tip diyabeti olan bir hasta, kabaca ortalama 10 sene oral antidiyabetikle tedavi olduktan sonra, şeker haplarının etkisiz kalması sonucu, insüline geçmek zorunda kalacaktır.
Fazla kilolu, şeker hapları kullanan diyabet hastasıyım. Şekerimi en iyi şekilde kontrol edebilmem için, ne gibi önerilerde bulunursunuz ?
Şeker hastalığında genel kural, kendi kendini tedavi edebilmektir. Kendi kendini tedavinin de püf noktası, sağlığınızı korumak için yaşamınızda bazı değişiklikler yapmaya gerçekten istekli olmaktır.
Şeker kontrolünü, en iyi şekilde yapmanıza yardımcı olacak bir çok doğal yöntem vardır. Bunları aşağıdaki başlıklar altında sıralayabiliriz:
-DİYET
-EGZERSİZ
-STRES KONTROLÜ
Bu görüşler ışığında, sizlere dengeli bir diyet ve egzersiz yapmanızı tavsiye ederim. İnsüline bağımlı olmayan şeker hastalarının çoğu, fazla kilolu olduğu için, insülinin vücutta aktif olarak kullanılması zorlaşır.
Bu yüzden ideal kiloya ulaşılması; sadece şeker hastalığının kontrolü için değil, aynı zamanda gelecekteki komplikasyonları geciktirmesi bakımından da önemlidir.