Besin alımınız dengede değilse sağlık problemleri oluşabilir. Örneğin, beta-karoten güçlü bir antioksidan ve anti-kanser vitamini olarak tanıtılmıştır. Oysa, yakın yıllarda beta-karo-tenin beş yüz kadar karotenoidden sadece bir tanesi olduğunu keşfettik. Bilim adamları beta-karoten tamamlayıcısı almanın risksiz olmadığını ve tamamlayıcıların, gerçeğinin (bitkilerde bulunan çeşitli karotenoid bileşenleri) yerini tam anlamıyla doldurmadığını bulmuşlardır.
Bilim adamlarının, beta-karotende bu kadar güçlü bir anti-kanser etki olduğuna inanmalarının nedeni, kan dolaşımlarında yüksek oranda beta-karoten bulunan toplumlarda kansere çok az rastlanmasıydı. Günümüzde bu insanların kansere karşı korunduklarını, çünkü tükettikleri sebze ve meyvelerden yüzlerce karotenoid ve fitokimyasal aldıklarını artık biliyoruz. Kanserin az görülmesinin nedeni beta-karoten değildi; o sadece bol sebze ve meyve tüketen toplumları işaret eden bir bayrak gibiydi ve birçok bilim adamı bayrağı gemi zannettiler.
Yakın zamanlarda, geniş ölçekli araştırmalar tamamlayıcı olarak beta-karoten (ya da A vitamini) almanın o kadar harika bir fikir olmadığını göstermiştir.
Fin deneylerinde beta-karoten tamamlayıcısı alımı akciğer kanserini önlememiş, hatta görülme sıklığını artırmıştır.8 Araştırmacılar, çok miktarda beta-karoten ve A vitamini alan katılımcılar arasında akciğer kanserinden dolayı ölüm oranının yüzde 28 arttığını görünce bu araştırma durdurulmuştur. Dahası, tamamlayıcı verilen deneklerde kalp hastalığından dolayı ölüm oranı, plasebo (sahte ilaç) verilenlere oranla yüzde 17 daha fazlaydı.
Bir başka güncel araştırma da, beta-karoten tamamlayıcısı kullanımı ve prostat kanserindeki artış arasında benzer bir ilişkiyi göstermiştir. Avrupa’da yapılan bu araştırmaların ve Birleşik Devletler’de yapılan benzer araştırmaların sonucunda,’0 Journal of the National Cancer Institute, Lancet ve New Eng-land Journal of Medicine’deki makalelerin hepsi beta-karoten tamamlayıcısı almaktan kaçınmamız konusunda bizi uyarmaktadırlar.”
Bu araştırmadan bir ders çıkarabiliriz. Ayrıştırılmış beta-karotenin fazla miktarda alımı, diğer karotenoidlerin emilimini engelleyebilir. Beta-karoten ya da A vitamini alımı, zeaxan-thin, alfa-karoten, likopen, lutein ve diğer birçok önemli bitkisel kaynaklı karotenoidin anti-kanser etkisini engelleyebilir. Hastalarım bana hangi multivitamini kullanmaları gerektiğini sorduklarında, A vitamini veya beta-karoten içermeyen yüksek kaliteli bir multivitamin almalarını tercih edeceğimi söylüyorum. Tamamlayıcı, bitkisel kökenli karotenoidlerin karışımını içermelidir, sadece ayrıştırılmış beta-karoteni değil.
Doğa onu birçok başka besinle birleştirip sunarken, bir besinden tek başına çok miktarda almak, sağlığınızı iyileştirmek yerine kötüleştirebilir. Biz insanların, özellikle doktorların, daha iyisini bildiğimizi düşünerek doğaya müdahale etmek konusunda adımız çıkmıştır. Bazen daha iyisini biliriz, ama çoğunlukla bilmeyiz. Ancak sonradan, çok geç olduğunda işleri daha kötü hale getirdiğimizi fark ederiz.
Tam gıdaların sağlığı nasıl daha iyi hale getirdiğini anlamak yıllar alabilir, ama doğada bulunan yiyeceklerin türlerin biyolojik ihtiyaçlarını ideal bir şekilde karşıladığı gerçeğini kabul etmeliyiz. Harvard Kamu Sağlığı Fakültesi Beslenme Bölümü başkanı ve Amerikan Kanser Araştırma Birliği sözcüsü Dr. Walter C. Willett, “Son on yıldaki araştırmalar, meyve ve sebzelerde bulunan ve çoğu henüz tanımlanmamış olan koruyucu faktörlerin önemine işaret etmektedir,” demiştir.
Diğer bir deyişle, meyve, sebze ve diğer doğal bitkisel yiyeceklerin kalorilerin çoğunu sağladığı bir diyet, hastalıklara karşı güçlü bir koruma sağlar. Doğal hallerindeki fitokimya-sallar güçlü kanser önleyicilerdir. Örneğin, Journal of the National Cancer Institute”da yayımlanan güncel bir araştırma, haftada üç ya da daha çok porsiyon sebze yiyen erkeklerin, haftada bir porsiyondan daha az yiyen erkeklere göre prostat kanseri olma risklerinin yüzde 41 azaldığını bulmuştur. Brokoli ve lahana gibi sebzeler, bütün hücrelerde bulunan ve kanserojenleri temizleyen enzimleri harekete geçiren izo-tiosianatlar açısından zengindir. Diğer bitki çeşitlerini tüketmek kanser riskini daha da azaltmıştır. Yeşil sebzeler, soğanlar ve pırasa da sonuçta kansere neden olan anormal hücre değişikliklerini önleyen organosülfür fitobesinleri içerirler. Bütün haldeki bitkisel yiyecek çeşitlerini tüketmek kansere karşı tek gerçek stratejidir.
Doğal bitkisel yiyeceklerde bulunan bazı anti-kanser maddeler
Allium bileşikleri – Flavonoidler – Fenolik asitler
Aliyi sulfitler – Glukosinolatlar – Fitoesteroller
Antosianinler – İndoleler – Poliasetilenler
Kafeik asit – İzoflavonlar – Polifenoller
Kateçinler – İzotiosianatlar – Proteaz inhibitörleri
Koumarinler – Lignanlar – Saponinler
Dithiolthiones – Liminoidler – Sulforofan
Ellagic asit – Pektinler – Steroller
Ferulik asit – Perilil alkol – Terpenler
Yukarıdaki liste faydalı bileşenlerin sadece küçük bir kısmıdır ve her gün bir yenisi keşfedilmektedir. Meyve ve sebzelerdeki tam içerik ya da içerik kombinasyonunu bulmaya çalışan kanser önleme çalışmaları devam etmektedir; fakat bu araştırmalar, büyük olasılıkla kendilerinden önceki pek çok araştırma gibi kaynakların israfından başka bir anlam taşımayacaklardır. Birkaç tane aynştınlmış madde alarak önemli bir fayda görmeyi hayal edemeyeceğimiz kadar çok fazla sayıda ve birbiriyle sinerji içinde çalışan koruyucu faktör vardır. Bu faydalı bileşenlerin birbiriyle örtüşen ve birbirini tamamlayan hareket mekanizmaları vardır. Hücresel yaşlanmayı engellerler, detoksifikasyon enzimlerini harekete geçirirler, sindirim yolundaki kanserojenleri tutarlar ve hücresel onarım mekanizmalarına yakıt oluştururlar.