Oruç, hem dinfhem de kültürel hayatımızın en canlı unsurlarından biridir. Bolluk, bereket, yardımlaşma ayı olan ramazanın burada bizi daha çok ilgilendiren yönü, bu ayda nasıl besleneceğimiz meselesidir. Kilo sorunu olanların ya da formunu korumakta zorluk çekenlerin ramazanda kilo almaktan şikayet ettiklerine çok şahit oluyoruz.
Öncelikle alış veriş yaparken dikkatli olmalıyız. Özellikle açken alış veriş yapmaktan sakınmalıyız. Çünkü, açlık psikolojisi ile önümüze geien her cazip şeyi alırız. Eve giren bu gıdaları pişirmeye ve yemeye engel olmak zordur. 0 haide, alış verişimizi karnımızın henüz “çok acıkmadığı erken saatlerde ya da akşamlan tok karnına yapmamız daha uygun seçimler yapmamıza yardımcı olacaktır.
Ramazan ayı boyunca gazete ve televizyonlar yemek tarifleri verme yarışına girer. Elbette yeni tatlar deneyeceğiz, ama bunların sağlığımız ve beslenmemiz için faydalı malzemeler içermesine dikkat etmek zorundayız.
Sahura kalkmamız hem beslenmemiz, hem de daha rahat bir oruç tutmamız için faydalıdır. Sahuru hafif bir kahvaltı gibi değerlendirmeliyiz. Peynir, yumurta, domates, salatalık gibi glisemik endeksi düşük gıdaları tercih etmeli, sonrasında yatacağımızı düşünerek, tatlı ve hamur işlerinden uzak durmalıyız. Alacağımız sıvı miktarını arttırmalıyız.
Fazla uyumamalıyız. Genelde oruç uykuya tutturulursa bu, hem ramazanın ruhuna aykırıdır hem de kilo almamıza sebep olur.
Hareketimizi artırmalıyız. Düzenli yürüyüşler yapmak çok faydalıdır.
İftarda, sebze çorbası, mercimek çorbası gibi çorbalardan, bir sebze veya et yemeğinden rahatlıkla yiyebiliriz. Yemeğin yanında bol salata veya yoğurt yemek oldukça faydalıdır. Ekmek olarak tam undan yapılmış ekmek veya kepek ekmeğini tercih etmeliyiz. Ağır hamurlu tatlılardan ve böreklerden uzak durmalı, çok seviyorsak sadece tadımlık yemeliyiz. Daha çok sütlü tatlıları tercih etmeliyiz.
İftardan 3-4 saat sonra meyve yiyebiliriz. Meyveler hem vitamin almamızı sağlarlar, hem de içerdikleri posalar sayesinde bağırsaklarımızın düzenli çalışmasına yardımcı olurlar.