Tatiller, kısa seyahatler günlük hayatımızı renklendiren hoş aktivitelerdir elbet, ancak yine de geri dönüşü özlemle bekleriz. Ne kadar iyi vakit geçirmiş olsak da, evimizin kapısından içeri adımınızı attığınızda daha huzurlu hissederiz. Normal yaşantımıza geri dönmek tarif edilemez bir güven duygusu yaratır.
Bebeğiniz doğduktan ne kadar zaman sonra normal hayatınıza geri döneceğinizi mi merak ediyorsunuz? Bu “normal” derken neyi kastettiğinize bağlı. Eğer hayatınızın belli bir rutine oturması ya da her gün düzenli olarak duş alabileceğiniz sıradan günlerse bahsettiğiniz, cevabım “yakında” olabilir. Eğer ne zaman bebeğiniz doğmadan önceki gibi hissedeceğinizi, ya da bebeğinizin sürekli sizden bir şeyler talep etmeyi ne zaman bırakacağını merak ediyorsanız cevabım: “Hiç bir zaman.” Hayatınızda değişecek olan pek çok kavram gibi, eskiden normal olarak algıladığınız hayat tarzınız da yeni bebeğinizle değişecek.
Minik bebeğinizi kucağınıza aldığınız andan itibaren hayatınız önceden hayal bile edemeyeceğiniz kadar derinden değişecek. Artık eski siz olmayacaksınız. Önceliğiniz şimdiye dek olduğu gibi eşiniz ve siz değil, bebeğiniz olacak. Cinsel hayatınızdan, yeme alışkanlıklarınıza kadar her şey a’dan z’ye değişecek ve bu değişim bir süre sonra normaliniz olacak.
Loğusa dönemi bittiği andan itibaren yeni hayatınızı daha iyi kavrayacak ve alışmaya başlayacaksınız. Bebeğinizin bundan sonraki hayatınızda hep yanınızda olacak olması fikrini, tamamen benimseyip, gerçekten anne olduğunuzu hissedeceksiniz.
Hayatınızdaki bu yeni dönemin en belirgin özelliği değişkenliğidir. Bir sürü basamaktan oluşan dev bir merdiven gibidir bu dönem. Her bir basamakta yeni bir şeyler öğreneceksiniz. İlk günler sadece kucağınızda huzur bulan bebeğiniz, birkaç hafta sonra evin içinde dolaşmanızı buyuracak. Birkaç ay sonra yerde gezinmek isteyecek. Bu dönem ne kadar yorucu olsa da, eğlencelidir. Bebeğinizi büyüyüp, değişirken görmek sizin için keyifli bir oyuna dönüşecek.
Normallikten kastınız, eski vücut ölçülerinize ulaşmak da olabilir elbet. Pek çok anne dokuz ay süren hamileliğin ardından, tam olarak inmemiş bir karın ve akan iri göğüslerinden rahatsızlık duyar. Gardırobunuzda aylardır içine giremediğiniz şık elbiseleriniz, bebeğinizi emzirdiğiniz için yiyemediğiniz lezzetli yiyeceklerden uzak kalmak da cabası. Kendi bedeninizi bebeğinizle paylaşmak durumunda olmak, size sıklıkla hayatınızdaki kontrolü kaybetmişsiniz hissi verebilir.
Tüm bu sıkıcı hislerden kurtulmanıza yardımcı olacak pek çok yol var. İlk yapmanız gereken kendinizi biraz şımartmak. Yeni annelerin kesinlikle dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bebeğinizi kucağınıza aldığınız ilk bir iki ayı ikinizin balayı gibi düşünün. Gün içinde birlikte şekerleme yapın, sizi canlandıracak taze meyveleri dolabınızdan eksik etmeyin, akşam yemeğinizi en sevdiğiniz restorandan sipariş edin. Bol köpüklü ılık duş alın.
Yine de kendinizi huzursuz hissediyorsanız, tamamıyla kontrolü ve gücü kendinizde hissedeceğiniz ufak işler bulun. Mutfak dolaplannı temizlemek ya da kileri düzenlemek gibi. Üzerinize oturan şık bir bluz de keyfinizi yerine getirebilir. Size, kendinizi iyi hissettirecek olan, eğer daha düzenli bir şeylerse her gün spor yapabilir ya da tecrübelerinizi kaleme alabilirsiniz. Çok zamanınızı almayacak ve bebeğinizin engel teşkil etmeyeceği küçük görevler üstlenmek de işe yarayabilir. Üstesinden geldiğiniz her iş, kendinize olan güveninizi artıracaktır.
Size tavsiye edebileceğim bir diğer yol da, bebeğiniz büyüdüğünde şu an yaşamakta olduğunuz zamanı duygulanarak hatırlayacak olmanızı düşünüp, anın tadını çıkarmaktır. Onun her hareketini zihninize yerleştirip, görünmeyen kocaman bir albüme sahip olabilirsiniz. Bu sayede kendinizi bir koleksiyoncu gibi tatminkâr hissedebilirsiniz.