15-20 yıl sonra bir araya gelen sınıf arkadaşlarının aynı kronolojik yaşa sahip oldukları halde farklı yaşlardaymış gibi göründükleri bilinen bir gerçektir. 50 yaşındaki biri 35 veya 60 yaşında görünebilir. Yaşlanma geri dönüşsüz bir olaydır. Zihinsel ve bedensel fonksiyonların normale göre gittikçe artan bir hızla güç kaybetmesidir. Ancak bu gidişat her insanda aynı hızda değildir. İşte bu yaşlanma hızı kişinin biyolojik yaşını belirler. Yaşlanma hızını saptamak için bilim adamları birtakım kriterlere bakar.
. Kalp – damar sisteminin durumu
. Kemiklerin sağlamlığı
. Hormonların seviyesi,
. Vitamin ve mineral seviyeleri.
. Kişisel kondisyon.
Bunlar biyolojik yaşa doğrudan etki yapan kriterlerdir. Bunları pozitif yönde etkileyecek bir çalışma içinde bulunursak genç kalırız.
En yüksek biyolojik yaş için bilim adamlarınca ortaya atılan değişik rakamlar olmakla beraber, genel kanı, 120 yaş olduğudur. Şu anda bilinen gerçekler dahilinde kendine ne kadar iyi bakarsa baksın, ne kadar sağlıklı yaşarsa yaşasın, bir çok vakalar hariç bir kişinin bu yaşı aşamayacağı kabul edilmektedir. Önemli olan, genetik olarak verilmiş bu ömrün genç ve uzun yaşanmasını sağlamaktır. Bu tamamen yaşam tarzımızla ilgilidir.
Yaşamımızda, yeterince egzersiz varsa, sağlıklı besleniyorsak, asla kilo almıyorsak, temiz bir çevrede yaşıyorsak, stresle başa çıkmasını biliyorsak, herşeye olumlu bakıyorsak, çevremizle barışık ve ilişkilerimiz yoğunsa, çalıştığımız kadar gülmesini ve eğlenmesini biliyorsak, hastalık durumunda yeterli tıbbi hizmet alıyorsak, yaşın ilerlemesiyle eksilen vitamin ve mineral gerekirse horman takviyesi alıyorsak, sigara içmiyor ve alkolü aşırı tüketmiyorsak, neden sağlıklı ve mutlu yaşlanmayalım.